top of page

İnsan Kaynakları ile İlgili Gözlemlerim

Güncelleme tarihi: 23 Haz 2020

15 yıl boyunca çalıştığım insan kaynakları şirketi ve bugüne kadar şirketlerde verdiğim eğitimler, bana pek çok firmanın da mutfağına, arka bahçesine girme şansını verdi. Özellikle Ankara iş dünyasında şirketlerde gözlemlediğim süreçleri paylaşmak istiyorum ki; görünen ile gösterilenler arasında epey farklar var.



Genel gözlemlerime göre şirketler kurum olmak ile kurumsal olma'nın tam olarak ne demek olduğunu ya bilmiyorlar ya da işlerine gelmiyor. Maaşı düzenli ödemeyi, çalışana yemek, yol, sağlık sigortası, cep telefonu, bilgisayar, araba ve benzeri şeyler vermeyi kurumsallık olarak görüyorlar. Oysa bu süreçler çalışanın şirket için işini yapabilmesi açısından zaten olması gereken süreçler. Bir çalışandan verim alabilmek için hele ki günümüzde bu haklar bir lütuf değil, bir zorunluluk. Ayrıca artık çalışanlarımız Y ve Z kuşağı. Onlar için bu haklar sadece bir araç. Y ve Z kuşağı iş'i anlamlandırmak istiyor. Sabah onu uyandıracak bir amaç istiyor.

Bununla birlikte; kurumsal olarak atfedilen şirketlerde çok fazla uzlaşma ya da iş birliği kültürüne de rastlamadım. Genelikle patron şirketleri, ben yaptım oldu, bakış açıları, dikey bir hiyerarşi kavramı mevcut. Oysa yine günümüz Y ve Z kuşağında daha naif, yatay bir hiyerarşi beklentisi mevcut. Bu yüzden de çalışanlarımız mutsuz.

Şirketlerde insan kaynakları süreçleri de yanlış algılanmış. Ya personel, özlük, bordrolama yapıyorlar ya da etkinlik merkezi gibi çalışıyorlar. Çalışana yardımcı olmak için kurulan bu departman, amacından sapmış ve çalışana aba altından sopa gösteren bir sürece evrilmiş durumda.

Elbette gerçek anlamda insan kaynakları yapan, insana bir kaynak olarak değil bir kıymet olarak bakan şirketler de gördüm. Onları tenzih ediyorum. Bağlılık kavramları çok güzel oturtulmuş. Zaten bağlılık için aidiyet duygusu gereklidir. Aidiyet duygusu da insanın ait olma şemasından gelir ve gerekli bir şeydir.

Şirketler çalışanlardan oluşur. Mutlu çalışan verimli çalışan demektir. Karlı şirket demektir. Memnun müşteri demektir. Formül aslında bu kadar basit...

Birbirimizi anlamak için çaba sarfetsek, iletişimi bir anlam paylaşımı olarak görsek, işi bir güç savaşı olarak değil, bir takım oyunu olarak görsek, hepimizin aynı gemide olduğunun farkına varsak, işler daha kolay bir hale gelmez mi?

Sevgiyle...

Özlem Şen


31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page